22 Temmuz 2009 Çarşamba

kontrollü deney - yaya iken kırmızı ışıkta geçmekte entelektüel birikimin önemi

uzun zamandır bir yazı ekleyememişim altında yatan, kırmızı ışıkta geçmek kültürel seviye belirtisi midir acaba düşüncesiydi, araştırmadaydım.

çok zaman önce aklıma düşen bu düşünceyi geçen günlerde tekrar canlandıran olaya kadar aslında çok da önemsemiyordum, ara nöronlarım bu düşüncenin merkezi sinir sistemine ulaşmasını engelliyordu.

(ara nöronlu çizim bulamadığım için sadece nöronlusunu ekleyebildim)

evet efendim. entelektüel seviyesi yüksek olan bir muhitte kırmızı ışıkta durmuş idim kız arkadaşım ile. arabaların geçmesini ve bize yeşil yanmasını bekliyor idik. gelin görün ki yanımızdan entelektüel seviyesi yüksek görünümlü biri hiç beklemeden karşıya geçti. şaşırdım tabi ki 'heralde acelesi vardı' dedim kız arkadaşıma, yeşil yandı karşıya geçtik.

oturduğum mahalleye giderken ise kırmızı ışıklarda beklemeye özen gösteriyordum fakat daha önce bu ufak kıvılcım çakmadığı için anlayamamıştım, gelin görün ki o gün kırmızı ışıkta kimsenin durmadığını, yeşil mi kırmızı mı önemsenmeden geçildiğini farkettim. alışmış kudurmuştan beterdir derler dostlar, ben de gördüklerime alıştığımdan olacak, dikkat etmediğim bu ayrıntıyı farketmenin sevinci ile karşıya geçtim. tabi ki türlü aksiyonlar yaşadım, bana yeşil yandığı halde.

bir sonraki gün evden tekrar çıktığımda artık kafamda ufak bir araştırma konusu yatıyordu. gene aynı yoldan gitmek zorunda olduğumdan kırmızı ışıklara tekrar denk geldim, yeşilin yanmasını bekledim, çok heyecanlı bir şekilde karşıya geçtim, çünkü kız arkadaşımın yanına gidiyordum bu ayrıntı gereksiz olsa da önemli efendim, insan kız arkadaşının yanına giderken bile kırmızı ışıkta durmalı, evet.



o günün akşamında kurmaya karar verdiğim araştırma ekibimi topladım. sadece verileri tutacak arkadaşlardı bunlar, hiç bir etkisi olmayacakları için deneye özel bir seçim yapmamıştım, yaptığımız küçük ekiplerden birinde bir araştırma görevlisi homoseksüel çıktı, diğer homofobik araştırma görevlisiyle aralarında tatsız sohbetler dönmüş, az daha deney bozuluyordu, ikisini de ayırdık, deneye devam ettik.

çeşitli muhitlerde (ad vermeyeceğim) çok sayıda ekiple, kontrollü ve izlemli deneylerimizi gerçekleştirdik.

izlemli deneylerimizde sosyokültürel seviyesi daha yüksek mahallelerde kırmızı ışıkları gözlemledik, gerek çalıların arkasına saklanarak, gerek güneş altında saatlerce kırmızı ışık direğine yaslanarak yaptık; hatta fıkra zannedilen direğe dayanıp ayakkabısını bağlayan adama kürekle vuran arkadaş araştırma ekibimizden biriyle münasebette bulunmuş, ekibi bir kişi azaltmıştı, arada efsane, fıkra zannedilen bir olayı da kanıtlamış bulunmuştuk, bir ispata erişmiştik, arkadaşımız mağrur fakat gururlu idi, en güzel hemşireleri yanına bıraktık, işe devam ettik.

bu izleme dayalı gözlemlerimizde sayılan 692 kişiden 465'si kırmızı ışığa dikkat etmiş ve durmuştu, geri kalan 227 kişi ise kırmızı ışığa dikkat etmemişti. sonuçta kontrolü elimizde olmayan bir deneydi, oradaki herkes kültürel birikimli olmayabilirdi, deneyin sonucunu askıya aldık.

aynı muhitlerde farklı günlerde 573 entelektüel seviyesi yüksek insanla yaptığımız gözlemin sonuçları bizim için daha önemliydi. 423 ü kırmızı ışığa dikkat etmişti. geri kalan 150 kişi pek umursamamıştı. bu umursamayanlardan 5'ine araba çarptı, ilkyardım bilen araştırma görevlilerimiz hemen olaylara müdahale etti, 4'ü kurtuldu, biri ise insanüstü çabalara rağmen öldü, meğersem intihar etmek istiyormuş, cebinde bulduğumuz mektuptan anladık.

sosyokültürel seviyesi daha düşük olan muhitlerde yaptığımız izleme dayalı gözlemlerimizde sayılan 759 kişiden 445'i kırmızı ışığa dikkat etmişti. geri kalan 314 kişi ise kırmızı ışığa dikkat etmemişti.

aynı muhitte 583 entelektüel seviyesi düşük insanla yaptığımız kontrollü gözlemin sonuçları şaşırtıcıydı. 376 kişi kırmızı ışığa dikkat etmişti, geri kalan 207 kişi ışığı pek 'takmamıştı'. burada da tatsız kazalar oldu.

evet sonunda bulmuştum, entelektüel seviye çok küçük bir fark yaratıyordu; entelektüel birikimin pek bir katkısı yoktu kurallara uyma üstünde; kırmızı ışıkta durmamak binbir türlü başka nedene dayanıyordu; bunlar için de bir araştırma grubu kurmaya karar verdim, bu deneye de burada noktayı koydum.

bütün gözlemler bunlarla sınırlı değildi elbette. yaptığımız araştırma 1562 sayfalık bir rapor halinde dünya kontrollü deney konferasında dağıtıldı ve özet bir sunumu yapılmak istendi, yarışmada ödül almayı bekliyorduk, okuyan herkes nedense güldü ve geri verdi; çok üzüldük, tüm ekip emo olup bir köşede ağladık. 'neden emo oldunuz ki oglum ağlamak için, mal mısınız, insanlar normalde de ağlar' diyen sesleri duyar gibi oldum, fonda emre aydın çalıyordu der, hepinizi bana hak vermeye zorlarım, evet. ülkemize döndük, bayraklarla karşılanıp moral bekliyorduk, 'önemli olan kazanmak değil, yarışmaktı' dövizlerini aradı gözlerimiz; oysa bizi karşılamaya gelen sadece kız arkadaşımdı. henüz onunla paylaşmadığım bu araştırma sonuçlarını onunla paylaşmak için yanına koştum, havada salvolar atarak. kendisinden 'o adamlar kırmızı ışıkta geçen gereksiz insanlar sen süpersoniksin; hayatımda tanıdığım en mükemmel insansın; bu araştırma ufkumu açtı, inanamıyorum' demesini bekliyordum. bu düşüncelerim sadece harry potter filmlerinde oluyordu, o da vizyonda olduğundan bana bir kahraman rolü kalmamıştı. kendisi bana 'arabaların sık geçip geçmemesine bakıp hareket eder insanlar, araştırmanın gerekliliğini çözemedim' dedi. dünyam kararmıştı, hiç bir şey göremiyordum, eter koklatıp kaçırıyorlar zannettim. bu sırada björk'ün insanüstü sesinden daha da üstün bir ses duydum, 'araştırmalarını çok beğeniyo.. hayırrrrr...'. havada salvolar atıp kız arkadaşıma giderken 'kaygan zemin' uyarısını görmemiş ve kayıp kafamı yere çarpmıştım. gelin görün ki bu ses ile birlikte gözümü açtığımda etrafımda bir sürü insanın olduğunu gördüm, bir an herkesin beni asker uğurlar gibi havaya atıp tutacağını zannettim, beynime tekrar oksijen gitmesiyle bu düşünce uçtu, gitti. bana gerekli enerjiyi ve gücü tekrar vermişti bu ses, başım acısa dahi.

konuyu toplamak gerekirse, gerek ruhen, gerek fiziki olarak zararlarla karşılaştığım bu uzun deneylerimin sonucunda, hayatın anlamına veya başlangıcına dair olmasa da hayatın işleyişine dair çok önemli bir sonuca varmıştım, geriye sadece bu sonucu dünya kontrollü deney konferansına katılma imkanı olmayan insanlarla paylaşmak kalmıştı.

evet efendim, her ne kadar entelektüel birikim edinseniz de kafanızda binbir türlü sorun varken kırmızı ışıkta geçebilirsiniz, kültürel birikiminizin buna çok bir ekstrası yoktur, geçtikten sonra 'kırmızı ışıkta mı geçtim, tüh' demeyin, 'geçtim ve ölmedim, oha çok manyak, yaşıyorum' diyin ve yolunuza devam edin.

bütün genellemeler yanlıştır.