23 Ekim 2013 Çarşamba

beyazlılar




80 yıllık yaşamında yaşamına giren kadınları gözden geçirdi. Anılarındaki kadınları kategorize etti. 80 yıl yaşamış ve hala saflara ayırmaktan vazgeçmemişti, güldü. Etrafındaki insanlara baktı, herkes onun elini tutuyor, gözlerine bakıyor, sorular soruyordu. Güldü ama kimse görmedi. Konuştu ama kimse duymadı. Dokundu ama kimse hissetmedi. Oysa bilincinde seviştiği ilk kadının hatırası hala canlanıyor, o anı hala canlı canlı yaşıyordu, güldü. Kimseye anlatamadığına değil, artık anılarını kimseye anlatmak zorunda olmadığı için ve kimseye anlatmadığı için de sadece kendine kalmasına sevindi. 80 yaşındaydı ve hala bencildi. Ketum derlerdi gençken oysa, şimdi ise etrafındaki beyazlılar koma diyorlardı yakınlarına, oysa hala ketumdu, tek farkı bu sefer gerçekten konuşamıyordu, güldü.




Gülerken az kişi görmüştü onu, hayatı boyunca ketum, sert, acımasız olarak anılmıştı. Böyle olmasını çocukken giriştiği mahalle kavgalarından sonra öğrenmişti, konuşmuyor, gülmüyor kavga ediyordu. İlk kez saygı gördüğünde hayatı boyunca böyle olmaya karar verdi. Şimdi kararını gözden geçirecek çok vakti vardı, sürekli yatıyordu ve yapacak başka hiçbir şeyi yoktu. Pişman oldu, gerçekten sevdiği fakat söyleyemediği niceleri geldi aklına, üzüldü. Sarılamadığı insanlar vardı, oysa saatlerce sarılıp kalmak istiyordu onlarla, bu sefer gülemedi. Pişmanlığı kendinden bile sakladı gülümsemesini. Etrafında bir hareketlilik farketti, bir sürü insan koşuşturuyordu sanki, elini sıkan eli kaybetti, aniden çekilmişti; beyazlılar her yerini sardı. Bir an bir çarpma hissetti, küçükken pile değdirdiği dilinde oluşana benzer bir şey hissetti, ama bu sefer tüm vücudunu sarmıştı, inledi; bu sefer herkes ona baktı, gözlerde endişe gördü, beyazlılar azalmıştı. Hala tüm vücudunda hissetse de eskisi gibi değildi. Farketti! Azalan beyazlılar değil, görüşüydü, tüm pişmanlıklarını tekrar hızlıca düşündü sanki tekrar imkanı olacak gibi, hızlıca.. İnsan yaşamaktan asla vazgeçmiyordu, vazgeçtiğinde ise farketmiyordu..
                                  

sömürü

Mutluluğu uzun vadeli, yüksek faizli bankalara koyanların hepsi şimdi birileriyle yatakta, birileriyle sokakta, birileriyle dolanmakta, hazır yemekte, sermayeyi korumakta; biz tüketiciler içinse aylık kazanılan, 15'inde yatıp 16'sında biten, özgürlüğü sahaf kitapçısında, cep sinemasında, antikacıda, kulaklıkta bilen, tüketici yoğurucular.. Karşıdakini tüketene kadar kalan, tükendikçe birileri virüs gibi başkasına geçen, geride bıraktığını hasta eden, sermayesini biriktirip daha sonrasında uzun vadeye yatıran insanlar bırakan, bıraktıran..