26 Temmuz 2009 Pazar

ada

öncelikle dört tarafı sularla cevrili kara parcasi demek gerekiyor efendim. ilkögretim bilgimin getirdigi sonsuz enginlikte (anlatim bozuklugu demeyin efendim, bu bilgimi de ilkögretim verdi) yaptigim tanimin ardindan asil meseleye gelecegim. 'zaten cok uzattin lan, yazar olsan senin kitaplarini almazdim' diyenleri duydum ve hemen cevaplayacagim; 'arkadasim bu kisisel bir yaklasim konusu güzel kardesim' diyerek size kizginligimi gösterirdim, evet.

neyse efendim konumuza dönelim. bu adada insanlar bir anlayisli, bir yaratici, bir ferah oluyor anlayamiyorsunuz, sasiriyorsunuz.



'bu adada ben de olsam ben de anlayisli olurum, ben de ferah olurum, ben de yaratici olurum, picasso olurum ulan götür beni, da vinci sifresini sifrelerim' diyenleriniz cikacaktir. anlayisla karsilarim ben sadece renklerin güzelliginden bu fotografi koydum.

bu adalarda ter bile kutsallasiyor acikcasi. orada uyumak, uyanmak, marti sesleri, deniz sesi, hafif bir meltem.. (iki nokta edebiyati)

sahil kasabasinda bu olmuyor dostlar, esmiyorsa esmiyor; ada öyle mi dört tarafi suyla cevrili kara parcasi tanimindan da anlasilacagi üzere her yanindan rüzgari hissedebilirsiniz, hissedemiyorsaniz sinir uclariniz zedelenmistir, en kisa sürede doktorunuza basvurunuz.

bu güzellikler icinde yasamak, orayi benimsemek, insana tatli bir huzur veriyor. 'bir tatli huzurrrr almaya geldim, kalamis'tan' sarkisinda kalamis'in isminin gecmesinin tek sebebi adaya gidecek parasi olmamasidir munir nurettin selcuk'un. sen nerden biliyorsun ki diyecekseniz, bu muallak bilgiyi sarkinin kendisi anlatir zaten.

neyse efendim. adada yasamak bir ayricaliktir, her gün adalardan istanbul'a gelseniz dahi o deniz yolculugunu yapmaniz bir ayricaliginizdir. ter bile kutsal, okunan kitap, dinlenen müzik birer tanrica parcasidir.

ah ne güzel seydir kimbilir adada yasamak, o mavide.. (iki nokta edebiyati)